Kan hısımı olmayıp da mirasçısı olabilen kişiler, sadece evlatlık ve altsoyudur. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 500.maddesine göre, “Evlatlık ve altsoyu, evlat edinene kan hısımı gibi mirasçı olurlar.” Buradan da anlaşılacağı üzere, mirasçılık açısından, evlatlık ve altsoyu, miras bırakanın (evlat edinenin) alt soyu ile aynı haklara sahiptir (evlatlık, tıpkı evlat edinenin altsoyu gibi saklı paylı mirasçıdır). Evlatlığın mirasçılığı sınırlıdır. Evlatlık sadece evlat edinene mirasçı olup eğer eşlerin her ikisi de evlat edinmişse her ikisine de mirasçı olabilir.

Evlatlık Ve Altsoyunun Mirasçı Olabilme Şartları Nerlerdir?

Evlatlık ve altsoyunun, miras bırakan yani evlat edinenin mirasından pay alabilmeleri için aşağıdaki koşulların gerçekleşmiş olması gerekir. Bunlar;

Evlat edinme işlemleri devam ederken, evlat edinmek isteyen kişi ölürse, işlem tamamlanmadığından geçerli bir evlatlık ilişkisi ölüm anında kurulmamış olacağından bu durumda evlatlık ve alt soyun mirasçılığı söz konusu olmaz. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararına göre evlatlık sözleşmesinin feshi ve evlatlık ilişkisinin kaldırılması hakkında açılan davanın görülmesi sırasında evlat edinen şahsın ölümü halinde yasal ve hukuki halefleri olan mirasçılar davayı takip ve sonuçlandırmak hakkına sahiptir.
Evlat edinme ile sadece evlat edinen ve evlatlık ile onun altsoyu arasında hısımlık bağı kurulduğu için, evlatlık ve altsoyu evlat edinenin hısımlarına mirasçı olamazlar. Yani evlatlık, evlat edinenin evlilik birliği içerisindeki çocukları gibi miras hakkına sahip olabilmekteyken evlat edinenin babasına ve üst soyuna karşı bir miras hakkına sahip değildir.
Ancak evlat edinenin hısımları ile evlatlık arasında, ayrıca kan bağına dayanan hısımlık varsa, o zaman evlatlık ve alt soyu, evlatlık ilişkisi dolayısıyla değil, fakat kan hısımlığı dolayısıyla mirasçı olurlar.Yargıtay 1.Hukuk Dairesi’nin, Esas: 2004/ 716, Karar: 2004 / 1392 sayılı kararı; “Davacı, miras bırakanın evlatlığının füruudur. Kök miras bırakan 24.04.2000 tarihinde, evlatlığı Hüseyin ise, 17.11.1994 tarihinde kendisinden önce ölmüştür. Medeni Kanun’un 500. maddesi gereğince, evlatlık ve alt soyu evlat edinene kan hısmı gibi mirasçı olacağından evlatlığın daha önce ölmüş olması onun füruğlarının evlat edinenin mirasçısı olmasına engel teşkil etmez.” seklinde olup, evlatlığın miras bırakandan önce ölmesi durumunda, evlatlığın altsoyunun mirasçı olacağı belirtilmiştir.Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin, Esas: 2008/ 9407, Karar: 2009 / 12910 sayılı kararı şu şekildedir; “Evlat edinene daha sonra vefat eden kendi murislerinden intikal edecek miras hakkı bunun evlatlığına geçmez. Davacıyı evlat edinen ve kardeşi öldüğüne göre; H. H. ile davalı arasındaki evlatlık ilişkisinin kaldırılması durumunda davacının evlatlığı olarak H. H.’ye mirasçı olamayacaktır. O halde davacının H. H. ile davalı arasındaki evlatlık ilişkisinin kaldırılmasını istemekte hukuki bir yararı bulunmamaktadır. İsteğin hukuki yarar yokluğu nedeniyle reddi gerekir.”Yargıtay 2. Hukuk Dairesi bu kararında, evlat edinene daha sonra vefat eden kendi murislerinden intikal edecek miras hakkının evlat edinenin evlatlığına geçmeyeceğini belirtmiştir.

Türk Medeni Kanunu’nun 500. maddesinin 1. fıkrasının 2. cümlesine göre, “Evlatlığın kendi ailesindeki mirasçılığı da devam eder.” Yani evlatlık hem öz ailesinin hem de evlat edinenin mirasçısı olabilecektir.

Türk Medeni Kanunu’nun 500. maddesinin 2. fıkrasına göre, “ Evlat edinen ve hısımları, evlatlığa mirasçı olamazlar”. Maddeye göre, evlat edinen ile evlatlık ve altsoyu arasında ki mirasçılık tek yönlüdür. Yani evlatlık, evlat edinenin mirasçısı olabilecekken, evlat edinen evlatlığın kendisinden önce ölmesi halinde onun mirasçısı olamayacaktır. Evlatlığın ölümü halinde, evlatlığa kanun gereği mirasçı olanlar onun kan hısımları ve kendi öz ailesidir.

Ancak evlat edinen yada hısımlarının, evlatlığın atanmış mirasçısı olmalarına bir engel yoktur. Örneğin evlatlık E, evlat edinen A’yı terekesinin 1/4 ‘ü için mirasçı atayabilir. Yine, evlat edinen ile evlatlık arasında, mirasçı olmasını gerektiren bir kan bağının bulunması halinde de evlat edinen ve hısımları evlatlığa (bu sefer yasal) mirasçı olabilirler.Yargıtay 10. Hukuk Dairesi’nin, Esas: 2004/ 10920, Karar: 2005 / 996 sayılı kararı; ”Sağlık yardımından kimlerin, nasıl yararlanacağı 1479 sayılı Kanun ile Bağ-Kur Sağlık Yardımları Yönetmeliğinde sınırlı olarak sayılarak açıkça belirtilmiş olup; buna göre evlat edinilenin evlat edinenin sağlık sigortasından yararlanması mümkün olduğu halde, evlat edinenin evlat edinilenin sağlık sigortasından yararlanması mümkün değildir.” şeklindedir. Yargıtay kararı uyarınca, evlat edinilenin evlat edinenin sağlık sigortasından yararlanması mümkün olduğu halde, evlat edinenin evlat edinilenin sağlık sigortasından yararlanması mümkün değildir.Yargıtay 10. Hukuk Dairesi’nin Esas:2003/9540, Karar:2004/460 sayılı kararı şu şekildedir; “İş kazası sonucu ölen sigortalı ile davacı arasında 506 sayılı Yasanın 24. ve Medeni Kanunun 282. maddesine uygun, sigortalının hak sahibi konumunda olmayı gerektirir bir soybağı bulunmadığı, Medeni Kanunun 500. maddesi hükmünün de davacının hak sahibi sayılamayacağı yaklaşımını desteklediği gözetilmeksizin, davacı yönünden de davanın kabulüne karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.” Yargıtay söz konusu kararında, sigortalı olan evlatlığın iş kazası geçirmesi sonucunda evlat edinene maaş bağlanmayacağını belirtmiştir.